KARYALILAR…
Eserlerimi textured cracking ( dokusal çatlak ) adını verdiğim ve tarafımdan geliştirilen bir teknik ile yapıyorum.
Canlı cansız yaratılan her şeyin kendine has yüzey dokuları var. Bunlar yaşadığımız Evrende çok uzun yıllar içerisinde maruz kaldıkları bir takım iç veya dış etkenlerin neticesinde değişikliklere uğramışlardır.
Ne yazık ki ilk yaratıldıkları gibi değillerdir.
Çöller, dağlar, nehir yatakları, vadiler, kanyonlar, su deltaları, ağaç gövdeleri, zaman içerisinde değişmişler ve değişmeye de devam etmektedirler. Bu oluşumlar eserlerime ilham kaynağı olmuşlardır. Doğaya baktığımızda etkilenecek o kadar çok unsurlar var ki, hayretler içerisinde kalmamak ne mümkün.
Bu bağlamda tüketmeye devam ettiğimiz, tüketirken de mahvedip, dengelerini alt üst ettiğimiz Dünyamıza yaşadıkları dönemdeki güzellikleri bırakabilme adına verdikleri mücadelelerinden dolayı çok etkilendiğim bir medeniyet olan Karyalıları hatırlamak ve tanımayanlara tanıtmak istedim.
Neden Karyalılar ?
Denizin kıyısındaki güneş bahçesinde yaşayan, denizden gelen tunçtan adamlar…
Kalkana ilk defa kulp, miğfere sorguç ve püskül takan, bunları süsleyen ve dünyanın yedi harikasından biri olan Mozele’yi bu günlere miras bırakan, kendine özgü yazıları bugün bile çözülememiş mağrur ve gizemli bir halk;
KARYALILAR…
Hala çözülmesi gereken birçok sırrı taşıyan M.Ö. 2000’lerde Muğla – Milas – Bodrum yarımadasının bilinen en eski sakinlerinden olan Karyalıların en önemli özeliklerinden biride bitkilerle tedavi diye adlandırılan Fitoterapide oldukça önemli bir yere sahip oldukları gerçeğidir.
Bitkiler ile tedavide uzmanlaşan Karyalıların doktorlarına Koca Karya, yaptıkları ilaçlara da Koca Karya İlaçları denmiştir. Yıllar yılı dilden dile günümüze gelen söz ve tanımların kulaktan kulağa değişime uğraması sıkça rastladığımız bir durumdur. Bu değişime uğrayan tanımlardan biride ne yazık ki Koca Karya İlaçları deyimidir. Koca Karya İlaçları bitkiler ile tedaviye karşı olanlar tarafından KOCAKARI ilaçları olarak değiştirilmiş ve bu söylem hep aleyhte kullanılmıştır.
Genetiği oynanmış hibrit tohumlar ile yapılan tarım ve neticesinde üretilen gıdalar ve bunlar ile beslenen canlıların gelecekte nasıl bir akıbet ile karşılacakları çok da gizemli olmasa gerek. Kanser, şeker, kalp damar hastalıkları ve bunun gibi birçok tedavisi mümkün olamayacak kronik rahatsızlıklardan dolayı milyarlarca kazancın sentetik ve kimyasal ilaç üreten firmalara aktarılması çok üzücüdür.
Gelecekteki insanların daha sağlıklı yaşamaları ve yaşlanmaları için organik tarımın önemine vurgu yaparken bitkiler ile tedavinin önemini bir kere daha hatırlatabilmek adına bu eserleri ürettim. Eserlerimde kullandığım seramikten yaptığım her bir parça bir bitkiyi temsil etmekte ve 1000 C derecede fırınlanmaktadır. Fırından çıkan parçaların bir araya gelmesinden oluşan kompozisyonlar aslında bitkiler ile tedavide kullanılan reçeteleri ifade etmektedir.
Fitoterapide kullanılan reçeteleri sanat eserlerimle anlatmak oldukça keyifli ve bir o kadar da mutluluk verici…
Bitkiler ile doğal tedaviye dönüşün her geçen gün arttığı dünyamızda Koca Karya İlaçlarına olan ilgi ve alakanın daha da aranır hale gelmesinden dolayı çok mutluyum. Bu yüzden ürettiğim bu eserlerimi Karyalılar’a ithaf ediyorum.
Özkan Elagöz – Otodidakt